Umut kırıkkale KIRIKKALEyam
 
oyunanket - ps3
  Ana Sayfa
  Ana sayfa haberleri
  Ciyazlar
  Oyun Haberleri
  => ps3
  => xbox 360
  => PC
  => Yeni OYUN
  => Florensia Kod
  Mega inceleme
  Hileler
  Demolar
  Yamalar
  Videolar
  Oyun Anketleri
  Diablo III'te hedef 2011



Kaderin cilvesine bakın, inFamous 2’yle bir sonraki karşılaşmamız yine bir basın lansmanında oldu. Bu kez inFamous 2 Türkçe dublajlı olarak canlı kanlı önümüzdeydi. Sunumdan sonra yine yumuldum oyuna, çıkışta ise oyunu ofise getirdik. Sonunda benimdi, ama ofistekiler neredeyse bana bırakmayacaktı oyunu. Tuna inFamous 2’yi bana bırakın dedi, Emre oyunu çoktan açıp oynamaya başlamıştı bile. Şefik ise inFamous 2’yi özel şifreli kasasına saklamaya çalışıyordu. “Yeter, durun! O benim diye atıldım! O bizim kımetlimisss!” diyerek çıkardım gözlerimi ve alıp eve götürdüm oyunu! Yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara, sindire sindire oynadım. Oyunu hızlı hızlı bitirip mundar etmek istemedim, çünkü inFamous 2’den bahsediyoruz. Bu arada inFamous 2’yi beklerken PSN’in geri dönmesi şerefine ücretsiz olarak ilk inFamous oyununu da indirip hasret gideriyordum. Hem ikinci oyunla kıyaslamak açısından da iyi olacaktı. inFamous 2’nin başlangıcı aynı ilk oyundaki gibi, önce yukarıya bakıyoruz sonra sola bakıyoruz ve doğrudan aksiyonun içine dalıyoruz. İlk oyunda önce neyin ne olduğunu keşfetmeye çalışıyorduk. Sanki ilk oyun daha ağır bir tempoda ve daha hikaye odaklı başlıyor gibi geldi bana. Bir de ilk oyunda Cole boyut olarak daha küçük, grafikler de daha pikselli gibi göründü. Onun dışında inFamous 2’nin oynanış mekanizması ilk oyuna çok benziyor.  Yapımcı firma Sucker Punch mekanikleri hemen hemen aynı bırakmış.

inFamous 2’nin hikayesi çok özetle ailesini sinir etmek için okulu bırakıp kuryelik yapmaya başlayan Cole’un elinde bir paketin patlamasıyla sahip olduğu insanüstü güçleri Beast’i durdurmak için kullanmasını konu alıyor. Empire City’yi yakıp yıkan Beast, yani Türkçesiyle Canavar, ABD’nin en kuzey doğusundan başlayıp geçtiği şehirleri yakıp yıkarak ABD’nin ortalarına doğru, güney bölgesinde bulunan New Marais şehrine doğru yol alıyor. Canavar, oyunun başında bulunduğumuz şehre 1500 mil uzaklıkta başlıyor. Süper kahramanımız Cole’da Canavar’ı durdurmak için elektrikten aldığı güçleri kullanarak kendine yeni silahlar geliştiriyor. Oyunun daha ilk başında gökdelenler boyunda bir insan formunda olan Canavar ile yüzleşiyoruz. Canavar etten kemikten değil, büsbütün volkanın lavlarından oluşmuş ve gözlerinin olması gerektiği yerde alevler var. Biz de oyunun başında Canavar’ın yanında karınca kadar kalmamıza rağmen ona elektrikler saçarak zarar verebiliyoruz. Bizden yana olan bir Lucy Kuo adlı ajan bir de Doktor Wolfe var.

inFamous 2’nin anlatım tarzı biraz Max Payne konseptinde ilerliyor. Hikaye örgüsü bir kitap derinliğinde olmasa da çizgi roman tadında gelişiyor. İlerledikçe ateş kız Nix’le tanışıyoruz. Nix’e uyup şehirdekilere kötülük etmek ya da polisle işbirliği yapıp kendimizi halka sevdirmek gibi envai çeşit yol ayrımları mevcut senaryo boyunca. Bir de Zekke isimli gözlüklü, göbekli bir tip var. Cole ile sıkı muhabbet kurmuş olmasına rağmen Cole bir ara Zekke’in kendini teşkilata satacağından şüphe ediyor. Teşkilat demişken, şehirde ucubeleri yok etmeye ant içmiş gibi görünen ama arka planda başka işler karıştıran bir teşkilat var. Biz diğer insanlardan farklı olduğumuz için bizi ucube, hatta şeytan ilan eden militanların lideri Josef Bertrand da teşkilatın başındaki isim. Bu herif politikacılar gibi mitingler düzenleyerek Elektrik Adam Cole McGrath’i, yani şahsımızı şeytan ilan ediyor. Halbuki tüm garezi daha evvel kendi için çalışan Doktor Wolfe’un taraf değiştirip bize yardım etmesi. Bu yüzden Doktor Wolfe teşkilat tarafından burada yumurtlamak istemediğim bir şekilde cezalandırılıyor ve ajan Kuo da kaçırılıyor. Ajan Kuo’yu teşkilatın elinden kurtardıktan sonra buz gibi güçlere kavuşan Kuo düşman tepeleme konusunda bize çok yardımı dokunuyor.

(Genel puan)KAÇ SAAT OYNANIR 24/24 
GENEL PUAN 98/100

(AYRICA TÜRKÇE DUBLAJ İÇERMEKTE)

 
Share


Just-Cause-2-1412[1]

Eidos Interactive tarafından 2008 yılında duyurulan ve bir iki ertelemeyle geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkan Just Cause 2, ‘open-world’ tarzıyla bol aksiyonun birleştiği bir yapım olarak karşımızda. İncelemeye başlamadan önce şunu belirtmek isterim; aksiyon konusunda Wheelman bile bu oyunun yanında durağan kalabilir, eğer bu kadarı size fazla gelirse yazıyı okumaya hiç başlamayın ve oyundan sadece uzak durun.

Yapımcılığını İsveçli Avalanche Studios ve Eidos Interactive’in üstlendiği Just Cause 2’de, ilk oyundaki gibi Rico Rodriguez’i kontrol ediyoruz. Oyunun adı gerçekten yaşanmış bir savaştan, Operasyon ‘Just Cause’tan geliyor. Asya’da bulunan Panau isimli tropikal adaya hükmeden kötü diktatör Pandak Panay’ı devirip, özgürlük getirmek için mücadele edeceğiz. Birleşik Amerika, bu görevi gerçekleştirmek için 80’li Hollywood’tan fırlama Rico’yu görevlendirir, biz de bu görevde ona eşlik edeceğiz.

1

DENIZ, KUM, GÜNEŞ VE KAOS

Crysis’teki o müthiş adayı hatırlarsınız, balta girmemiş ormanlar, tertemiz deniz ve kumlar. Panau’da da aynı manzaralara rastlayacak, hatta beton örtüyle kaplanmış şehirler ve karlı dağlarda da bulunacaksınız. ‘Open-world’ tarzının hakkını vermiş Just Cause 2, içinde bulunduğunuz bölgeye harita demek haksızlık olur, resmen sanal bir dünya kurulmuş. Önce ‘open-world’ü bilmeyenler için, bu terimi açalım; bu türde oyunlarda özgür bir oynanış hakimdir. Büyük haritalarda, yaptığınız görevlerin yanında dilediğiniz gibi at koşturabilirsiniz. GTA bu türdeki oyunların en başarılısı bilindiği gibi.

Just Cause 2 de, özgürlük konusunda sınırları zorlamış, Panau isimli bu kocaman haritada gidip görebileceğiniz birçok yer var. Rahatça gezebilmeniz, görev yerlerine sıkılmadan gidebilmeniz için araç sürme imkanınız da bulunuyor. İster karadan, ister denizden, ister havadan, her türlü ulaşım mümkün. Helikopterden, otomobillere, deniz motorlarından, motosikletlere birçok aracı kullanabilirsiniz. Böylesine geniş topraklarda araç kullanımı olmasaydı, oyun çekilmez bir çileden başka bir şey sunamazdı.

2

Görev sistemi GTA serisini andırıyor, harita üzerinde belli yerler var ve istediğinize istediğiniz zaman gidebiliyor, görevinizi alıyorsunuz. ‘Şu kişiyi öldür’, ‘şu kişiyi kurtar’, ‘şurayı yok et’ gibi klişe görevler veren görev yerleri dışında bir de ‘kara borsa’ bulunuyor Panau’da. Elinizde bulunan ekipmanları geliştirebiliyor, yeni silahlar ve araçlar alabiliyorsunuz. Bunları bedavaya getiremiyorsunuz tabi, Just Cause 2’nin temelini oluşturan aksiyonun en büyük meyvesi olan ‘kaos’ puanlarıyla kara borsadan malzeme alıyorsunuz. ‘Kaos’ puanını, adından da anlaşıldığı gibi ortalığı karıştırarak kazanıyorsunuz. Çevreye verdiğiniz hasar, patlattığınız araçlar, öldürdüğünüz düşmanlar size ‘kaos’ puanı olarak geri dönüyor. Ayrıca haritanın birçok yerinde sandıklar bulunuyor, buralardan yeni silah temin edebiliyor ve elinizdeki silahlara mermi bulabiliyorsunuz.

Dinlen-iyileş yöntemiyle sağlığımızı koruduğumuz oyunda, sağlık kutularına ve ecza dolaplarına rastlıyoruz. Aldığınız görev gereği gittiğiniz yerlerde karşılaşacağınız sağlık kutuları, genelde işinize yaramayacak, çünkü Rico oldukça zor ölüyor, çok fazla abartıp 20 kişinin arasına dalmazsanız tabi.

3

KESKIN KANCA, SAHIBINE YARAR

Genel hatlarıyla ilk oyuna benziyor Just Cause 2, özgür oynanış ve kurgusuyla. Ancak öyle bir fark var ki, görüntüsü küçük ama etkisi büyük. Rico’nun sol elinde bulunan kanca sayesinde yapamadığımız görev, girmediğimiz macera kalmıyor. Karşınızda bir gökdelen mi var, sorun değil kancayı duvara gönderin ve en tepeye çıkın. Dağın zirvesine mi ulaşmanız gerekiyor, kanca yine yardımınıza koşuyor. Uçurumdan aşağıya düşerken, paramparça olmamanızı da kanca sağlıyor, tabi bir de bitmek bilmeyen paraşütü var Rico’nun. Araç ve deniz motoru kullanırken, helikopterden atlarken ve bunun gibi faaliyetlerde bulunurken ‘space’ tuşuna basıyorsunuz ve açıyorsunuz paraşütü. Elinizi korkak alıştırmayın, yolda koşarken bile açmaya çalışın, nasıl olsa bitmiyor.

5

Kancaya geri dönelim tekrar, sadece tırmanma işlerinde yardımcı olmuyor bu alet. Düşmanlarınızı yakalayıp fırlatabiliyor, hareket halindeki araçlara atlayabiliyorsunuz, hatta bir arabanın tepesinden diğerine geçiş yapabiliyorsunuz. Gökyüzünde size mermi yağdıran düşman helikopterleri bile tehdit olmaktan çıkıyor, kancayı gönderip kendinizi helikoptere çekebiliyorsunuz, sonra ister patlatın ister ele geçirin. Kancalı ipiniz sadece çevreye dehşet saçmak için değil, can sıkıntısını gidermek için de kullanılabilir. Sürekli koşuşturma ve bol aksiyondan sıkıldığınız zaman binin bir araca, arkasına da bağlayın bir el arabası, şehrin altını üstüne getirin. Sağda solda aracıyla kalan olursa, çekici görevi gören kancanızla yardım edin.

6

2006 yapımı Just Cause, bol aksiyonuyla gündemde kalmış ve en büyük artısının saf aksiyon olduğu söylenmişti. Karakterimize kancalı ip desteğinin gelmesiyle, dozunu aşmış olan aksiyon tamamen kontrolden çıkmış. Senaryo ve kurgu tam anlamıyla ikinci planda kalmış, ara sıra gelen iki-üç ara video olmasa kurgu diye bir şeyden bahsedemeyeceğiz zaten. Senaryoyu anlamış olmanız, görevleri neden yaptığınızın farkında olmanız veya amacınızın ne olduğunu bilmenizin hiçbir önemi yok. Etrafa zarar verin, kaos çıkarın, patlatın, yok edin ve öldürün.

7

Yapımcılar sadece aksiyon olsun diye düşmanlarınıza birer yapay zeka yerleştirmeyi de es geçmişler. Patlayıcı maddelerin yanında durmayı kendilerine hobi edinmiş olan, bazen saklanmayı akıl etseler de genelde açık hedef olmayı tercih eden, elinizdeki kancayı gördüğü halde hiçbir şekilde kaçmaya çalışmayan askerlerle dolu bir düşman grubu sizi bekliyor. Kendi canlarını bile korumayı bilmeyen bu askerlerin, kendi aralarında organize olup sizi zor durumda bırakacak saldırılar yapmalarını
beklemek, çok da gerçekçi bir tavır olmaz.

Şimdi gelelim asıl bombaya, biliyorsunuz ki Just Cause 2 sadece Vista ve Win 7’lerde çalışıyor ve XP desteği yok. Bu nedenle birçok eleştiri alan yapım, DirectX 10 destekli grafikleriyle de görsel bir şölen sunamıyor. Aslında efektlerin kalitesini es geçemeyiz, özellikle gün batımı efekti olağanüstü hazırlanmış. Ekrana ve gözünüze vuran gün batışı kızıllığı, ağaçların arasından süzen güneş ışınları Crysis gibi oyunlarla karşılaştırılacak türden. Avalanche Engine 2.0 grafik motorunu kullanan yapımcılar, denizi de oldukça gerçekçi hazırlamış. Crysis’ten beri gördüğüm en iyi ve en gerçekçi su efektleri diyebilirim. Oyunda denizi gördüğünüz zaman gerçekten yüzmek istiyor, suya girdiğiniz zaman da gerçekten yüzüyormuş gibi hissediyorsunuz.

8

Göze hoş gelen bu efektlerin yanında, kaplamalar ve ufak detaylar biraz sırıtıyor. Çevre detaylarına çok önem vermemişler ve şehir tasarımları da biraz başarısız olmuş. Deniz, kum, dağlar, tepeler hoş ancak binalar hep birbirine benziyor. Havok fizik motorundan da faydalanan Avalanche Studios, hasar modellemesinde vasatı aşamamış. Araç sürüş deneyimi ve kontrolleri de gerçekçilikten uzak, zaten oyunun genel olarak kontrol sorunu var, bu sorunun PC’ye özel olduğunu söyleniyor bazı yerlerde. Yapımı konsolda oynama imkanım olmadığı için böyle bir şeyi bizzat doğrulayamıyorum.

Seslendirmeye hiç girmek istemiyorum, tek kelimeyle rezalet. Diyaloglar çok yapmacık, hele ki Rico’yu seslendiren kişi işine hiç özen göstermemiş, kimse söylemedi herhalde başkarakteri seslendirdiğini. Araçlardan çıkan sesler, oyuncak arabaları andırıyor, müzikler ise eski aksiyon filmlerinden çalıntı gibi. Optimizasyon konusunda da sıkıntı arz ediyor Just Cause 2, normal sahnelerde ki bu sahneler çok nadiren ekrana geliyor, 30 ‘FPS’ ortalamayla oynuyorum. Ancak aksiyon dozu arttığında, patlamalar ve çatışmalarla birlikte 20’lere kadar düşüyor bu oran. Ara sıra gerçekleşen yavaşlamaları da unutmayalım tabi.

9

BU AKSIYONA KALP DE DAYANMAZ GÖZ DE

Yazının başında belirttim, eğer saf aksiyon tutkunu değilseniz yazıya hiç başlamayın diye, ama beni dinlemeyip yine de okuyanlar için burada da belirteyim; bu oyun size göre değil. Sağı solu patlatıp, senaryoyu umursamadan düşman avlamak istiyorsanız, sürekli araba takipleriyle adrenalin yaşamak sizi eğlendiriyorsa Just Cause 2’ye göz atın. Prototype ile aksiyonda kapışacak düzeyde olsa da, kurgu ve senaryo konusunda yanına yaklaşamaz. Boş bir senaryoyu, akılda kalmayacak olan bir oyun deneyimini önemsemeyip anlık eğlence isteyenler için Just Cause 2, çerez tadında bir yapım.

Puan: 6/10

Share

 

 

Child of Eden PS3'e Eylül'de geliyor

Child of Eden PS3'e Eylül'de geliyorBugün Ubisoft, Child of Eden'in 20 Eylül'de Kuzey Amerika'da ve 23 Eylül'de Avrupa'da PS3'e çıkacağını duyurdu.

 

Geçtiğimiz ay Xbox 360'a çıkan Child of Eden bu kez şansını denemek için PS3'e geliyor.  Q Entertainment'ten gelen verilere göre ilk ayda 34,000 orijinal kopya satmayı başaran Child of Eden'in aynı performansı PS3'te de yakalaması bekleniyor. Eylül'de gelecek olan Child of Eden versiyonu Xbox 360'da Kinect ve PS3'te Move destekli olarak gelecek.

Child of Eden ekran görüntüleri için tıklayın.

Share




2010'un en iyi Skate oyunu SKATE  3


Skate 3'teki Shark parkı hiçbir zaman unutamam.O kadar atrenalin saçıyorki hiç unutamıyorum ..Hatta o üniversite alanı duvarların üzerlerinde saatlerce kayıyorum..Grafikler soz konusu bile olamaz ..Yani L.A Noire kadar olmasada insanların yüzleri o kadar güzel.Üniversite alanında bir tane Shark var onun uzrinden binlerce atladım ve binler düştum o kadar güldüm ki inanılmaz eylenceli 100% Pure Adrenaline dolu .Size tamsiye bu oyunu oynamadıysanız kesinlikle bir an önce oynayın ..






Skate3'teki Monster Skate Parkı hiç unutamam..Okadar guzelbir parktıkı parkı açtığım gün saat 10 sabah 4 kadar oynadım.EA sana güveniyoruz bu sefer daha büyük harita daha kolay hariketler yapacağınızı his ediyorm.

GENEL NOT

9/10

+Grafikleri o kadar muhteşem 2010 yakışır
+garitalat güzel fakat daha büyük ola bilirdi
+Kendi istediğiniz gimi tasırm yapılması(YAZMAYI UNUTUM xD)
-hariketlerin yapımı zor olması

Crysıs 2


Yıl 2009.  Yerli  kardeşler   başında. İlk oyunları FarCry’dan sonra Ubisoft ile yollarını ayıran Cevat  Yerli , Electronic Arts ile anlaşarak Crysis’i piyasaya sürdü. Crysis beraberinde birçok ilkleri de yanında getirdi. O güne kadar çıkan en iyi grafikli oyun olmasının yanı sıra  özellikle   şirketin  başında bulunan  Yerli  kardeşlerin  katkılarıyla  biz Türk oyuncuları AAA  kalitesinde  bir oyunu tamamen Türkçe oynama imkanına kavuşmuştuk. 

Ve şimdi yıl 2011. Crytek 
yeniden  sahnede. Crysis 2 ile bakalım oyunculara ne gibi deneyimler  yaşatacaklar?

Ormandan indim New York’a

Bilgisayar  oyunlarına konu olan en  popüler   şehirler  hangileridir?” diye bir  araştırma yapsak herhalde New York bu listede üst sıralarda kendine yer bulurdu. New York’u oyun yapımcıları oldukça seviyor. Max Payne, Grand Theft Auto 4 derken şimdi de Crysis 2...

Max Payne ve 
özellikle  GTA 4’ü oynayanlar gerçek  hayatta  New York’a gitseler fazla yabancılık  çekmeyecek. Çünkü yapımcılar şehri olabildiğince gerçekçi bir  şekilde oyunlara aktarıyor. Crysis 2 ise New York’u belki de en gerçekçi  şekilde  görebileceğimiz oyun. Gerçekten New York’un sokakları, dükkanları, metroları, parkları, caddeleri, gökdelenleri kısaca New York’ta ne varsa Crysis 2’de var.

Crysis’in eleştiri aldığı konulardan biri hikayenin sürükleyicilikten biraz uzak olmasıydı.
Özellikle   Modern  Warfare serisinde olan çatışma atmosferi Crysis’in eksik yanlarındandı. Sizlere Crysis 2’nin hikayesiyle ilgili fazla bilgi vermemeye çalışacağım. Çünkü ilk oyun zeten Türkçe’ydi. Oyuncular ilk Crysis’in hikayesini ezbere biliyorlar. Crysis 2 de Türkçe olduğu için bu yazıda oyunu aldığınızda  heyecanla  oynamanız için senaryo ile ilgili fazla açıklama yapmamaya çalışacağım.



Hikayeden ne haber?

Hikaye anlatımı ile sizlere iyi 
haberlerim  var. Crytek, hikaye anlatımı bakımından dersini oldukça iyi çalışmış. İlk Crysis’e göre çok daha iyi bir atmosfer ve daha  kaliteli  bir senaryo sizleri bekliyor. Ayrıca hikaye beklediğinizden  biraz daha   farklı . Oyunu oynarken birçok yerde oldukça şaşıracaksınız. 

İlk Crysis’de ormanda daha özgür oynayabiliyorduk. Bir görev yerine ormanda istediğimiz yolu kullanıp gidebiliyorduk. Ya da yan görevlerle 
eğlenceli   dakikalar  geçiriyorduk. Crysis 2’de hikaye sunumu değiştiği için oynanış,  Modern  Warfare 2 gibi  biraz daha  çizgisel olmuş. Artık gideceğimiz  yol  belli. Bunu kendi kararlarımızla değiştiremiyoruz. Sadece bazı noktalarda küçük kısa yollar var. Oralar da genelde New York'un  kanalizasyonları . İlk Crysis’deki açık  dünya  benzeri oynayış Crysis 2’de bulunmuyor. Ama bu olumsuz bir durum değil. Çünkü senaryonun sunumu daha  kaliteli  ve  heyecanlı  bir hal almış.



Drake bu kez çöl fıtınasına yakalandı!!!!

Uncharted 3 ikiden çok farkı olmayacak sadece ikide'de oramnda gecen senaryo bu sefer bir çolun ortasında geçecek.Grafik olarak ikiden çok farkı yok ve çok iç açıcı deil.Ateşlerden dolayı devrilen duvarlar çoken zeminler ve bundan kaçan drake'in birkaç hariketi.


Tansiyon ölçer ****
+Tansiyon ölçer beş yıldızdan oluşur.Oyunun beklentisine gore değişir.

Share














































 
Bugün 18 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol